ÜTOPYA- THOMAS MORE - TeknoMega - Güncel Yazılım ve Teknoloji Haberleri

Home Top Ad

Responsive Ads Here

Post Top Ad

22/08/2021

demo-image

ÜTOPYA- THOMAS MORE

Responsive Ads Here


Kitabı Tanıyalım- ilk Bölüm(kitap)

.com/img/a/


Ütopya adlı eseri Thomas More Rönesans döneminde yazmıştır. 1516'da Latince olarak basılmıştır. Eser iki bölümden oluşur. İlk bölümde More'nin  raphael Hythloday isimli gezgin bir bilgin ile konuşmaları sahnelendirilir. Rahael 15 yıl kaldığı sosyal adaletin ve eşitliğin olduğu bir ada ülkesi olan "ütopya" adında ülke anlatılır. Ütopya adası ismini kral Utopus'un adayı fethi ile almıştır. 


 More, Raphael'in bilgisine hayranlık duyar ve sürekli sorular sorar. Çünkü Raphael dünyadaki toplumları incelemiş ve bunun üzerinde incemeler yapıp düşünmüş bir insandır. More ise neden bu tecrübelerini devletin yönetimi için kullanmadığını merak ederek sorar. Raphael ise kralların yalnızca savaş düşündüğünü kendininse savaştan anlamadığını, tecrübelerinin bu uğurda bir araç konumuna gelmesinden endişe duyduğunu ifade eder.


Raphael devlet yöneticilerinin bulunduğu bir ortamda, tartışma adalet hakkındadır. Raphael devletin suçlulara karşı sert cezalarını eştirir. Cezaların adil olmadığından yakınarak şöyle der:


" Ölüm cezası hırsızlık gibi durumlarda hem haksız hem de yararsızdır. Öldürmek hırsızlığa göre çok ağır, hırsızlığı önlemek için ise çok hafif bir cezadır. Her çalan ölümü hak etmedikten başka, açlıktan ölmemek için çalan adama en korkunç işkenceleri de yapsanız yine çalar. Bu konuda İngiltere'nin ve daha bir çok memleketin adalet, öğrencileri yetiştireceğine, döven kötü öğretmenlere benziyor. Hırsızlara en ağır cezaları vermek yerine, toplumun bütün üyelerinin yaşama olanaklarını sağlasanız ve kimse kellesi pahasına çalışmak zorunda kalmasa daha iyi olmaz mı?"


Bu şartlar altında hırsız ve katile aynı cezayı vermek hırsızın yalnızca çalmakla kalmayız cinayet de işlemesine neden olacaktı. Hırsızlık gibi suçların yararı olacak şekilde yaptırımlara tabi olmasını istiyordu. Böylece hem suçlunun hayatı alınmayacak hem de topluma faydası olacaktı. Burada örnek olarak iran yakınlarında bulunan "Polylerit" toplumunu gösterir. Bu toplumda devlete verilen yıllık vergi ile dış devletlerden gelebilecek tehditlere karşı önlem alınarak barış sağlanmaktaydı.


Raphael' in bahsettiği adalet kavramı yalnızca suçluların cezalandırılması alanında değildi elbette. O iktisadi anlamda toplumların nasıl yapılandırılacağını da ele alır. Raphael'in buradaki devlet izahı ikinci bölümdeki iktisadi alanda devlet bölümünde yer alır. Fakat toplumda iktisadi adalete değinmişken bu eleştirisini pas geçmek olmayacaktır. Onun eleştirisi şu şekildedir:


"Malın mülkün kişisel bir hak olduğu, her şeyin parayla ölçüldüğü bir yerde toplumsal adalet ve rahatlık hiçbir zaman gerçekleşemez. Ama siz aslan payını kötülere bırakan bir toplumda doğru bir yan bulursanız, büyük çoğunluk yoksulluk içinde kıvranırken doymak bilmez bir avuç insana memleketin bütün zenginliklerini sömürten bir devlet mutlu olabilir mi?


.com/img/a/

Adanın fethinden sonra kral kaba, vahşi halkını kibar, uygar, uysal hale getirmeyi başarmıştır. Bu devletin 54 şehri vardır. kimsede toprağını genişletme telaşı yoktur. Hiç kimse orada bir mülk sahibi değil çiftçidir. Evler belirli zaman aralıkları ile aileler arasında değiştirilir. Böylece hem herkes aynı şartlarda yaşamış olur hem de evlerin bakımını herkes sağladığı için evler bakımsız kalmamaktadır. Herkes aynı dili konuşur. Aynı kültür, töre, yasa geçerlidir. Bütün şehirler aynı plan ile kurulmuştur. Şehirler arası uzaklık en az 24 mildir. yürüyerek 21 günde bir şehirden diğerine gidilebilmektedir. Her yıl her şehirden olmak üzere 3 bilge gelip toplanarak memleket işleri ile meşgul olurlar. Amourote ülkenin baş kentidir ve tam ortada yer alır. Raphael ülkedeki sistemi bu başken üzerinden aktarmaktadır. Bu şehirde 30 (otuz) aile yönetici denilen bir baş seçerler. Yönetici, 300 (üç yüz) aile ile birlikte "tranibore" denilen bir başkan hükmü altındadır. Başkan zorbalık yapmadığı sürece ömür boyu orada kalır. Önemli kararlar yöneticiye sorulur. Bir öneri geldiğinde hemen karara bağlanmaz. Bir hafta sonra karara bağlanır. Bu yol ile halkın yararı gözetilir.


2. Bölüm(Kitap)


Ütopyada Savaş

Ütopya halkı savaşa her daim hazırdır. Fakat savaşı kazanmak için değil barışın galibiyeti için hazırlanıp savaşırlar. Savaşın en az galibiyetle sonuçlanması için gayret gösterirler.

Hastalar

İnsanlar hastalara çok önem vermektedir. Çalışma vakitlerinin dışında onlarla zaman geçirirler. Ölümden sonrasına inanan ütopya halkı hastalarına bu konuda moral verirler. Tedaviye cevap vermeyen hastalar daha fazla acı çekmemeleri için bazı uygulamalara tabi tutulurlar. Hastaya kendisi için ölümün daha yararlı olacağı inandırılarak hastanın kendi canına son vermesi beklenilir. Hasta bunu yapmıyorsa daha fazla eziyet çekmemesi adına yine hastanın hayatına son verilir. 

Köleler

Bir kişi ağır bir suç işlemişse, bu işlediği suça karşılık toplumun çalışma alanlarında bir takım görevler verilir. Böylece suçlunun ıslahı sağlanmakla birlikte topluma da yararı gözetilir. Ütopyada diğer ülkelerden farklı olarak köleler farkı bir muamele görür. diğer ülkelerde köleler çok değersiz görülürken ütopya'da bu tam tersi işlemektedir. Ütopya' da köle altın gibi değerli eşyalar ile donatılır. Buradan şu özellik de çıkarılmıştır. BU değerli mücevherler kölelerin boynuna asılarak mücevher gibi maddi değeri yüksek şeyler aslında halk gözünde değersizleştirilir.

Bilim, Sanat, Meslekler

Kadın, erkek, genç, yaşlı herkes tarım ile uğraşır. Çocuklar tarımı okulda ya da bire bir görme ile öğrenirler. Çocukluk döneminden sonra herkesin özel bir iş eğitimi görmesi zorunludur. Zor işleri burada erkekler, hafif ve el sanatları gibi meslekleri ise kadınlar üstlenirler. Genelde herkes baba mesleğini sürdürmektedir. Ütopya halı günde 6 ( altı) saat çalışıp günün geri kalan kısmında ise kendi uğraşları, eğlenceleri ile meşgul olurlar. Günde 6 saat çalışma ile ülkenin geçinemeyeceğini iddia edenlere, herkesin çalışması ile geçinebileceği cevabını veriri. Zira başkalarının emekleri üzerinden geçinenler göz önüne alındığında bu durum anlaşılacaktır.

Aile ve sosyal ilişkiler

Aileyi en yaşlı üye yönetmektedir. Hiyerarşik bir yapı söz konusudur aile içerisinde. karıları kocalarına, çocukları anne babalarına, gençler yaşlılara hizmet ederler. Tüm aile üyeleri çalışıp kazandıklarını bir ambarda stok yaparlar. Aile reisi herkesin ihtiyacı olan kadar aile üyelerine dağıtır. Yemeklerini belli zamanlarda yerler. 

Ütopya halkından seyhat ettikleri yerde de işlerini devam ettirmeleri istenir. böylece seyhatler üretime engel teşkil etmeyecektir.

Günde 6 saat çalıştıkarı için sanata, kültüre ayıracak daha çok zamanları vardır. Akşam vakitlerinde yemekli, müzikli eğlenceleri olur.

Din

Ütopya halkı Teist bir inanışa sahiptirler. Oraya giden misyonerler sayesinde hıristiyanlık fazlalaşmıştır. Yalnız buna rağmen kimsenin inancına müdehale edilmemektedir. Edilmesi durumunda cezaya tabi  tutulmaktadır.

Evlilik

Ütoyada kadınlar 18, erkekler 22 yaşından önce evlenememektedirler. Burada evliliğe ancak ölüm son veriri. Ancak karı- koca birbirini aldatmışsa ya da birisi diğerinin dayanamayacağı kadar geçimsiz, huysuz ise bu durum değişiklik gösterebilmektedir. Bunlar yöneticiler tarafından ayrılırlar. Ayrıca evlilik kurallarının dışına çıkacak olan olursa kölelik ile cezalandırılır.


Thoma More aslında hayalini kurduğu sosyalist ingiltere'nin senaryosunu yazar. Ütopyada insan kendi yapısının dışında, birbirine bağımlı bir yaşam tarzı sunuluyor. Bu eser sosyalist- kominist tezini en iyi anlatan eseridir.


Kitapta anlatılan devlet yapısını kusursuz bulmuyorum elbette. Ancak büyük oranda temel mantığı ile uygulanabilir düzeye getirilebilir. Gerek şehir planı, gerek çalışma saatleri, adalet anlayışı özenilecek düzeyde. Ancak eksik, fazla, değiştirilebilir tarafları mevcut. Örneğin evlilikte boşanma başlığı düzenlenebilir. Ama insanoğlunun elinde en mükemmel sistem bile çöküş yaşayabilir.


Esasında burada değinmek istediğim her anlayış içerinde iyilikler, doğrular ve yanlışlar barındırır. Her anlayış mükemmel kılınabildiği gibi ölesiye kötülenebilir de. Bir devleti yapılandırırken, bir anlayış belirlerken iyilikleri ile kabul ederiz. İnsan elinde kötüleştirileceğini düşünmeyiz. Ancak her seferinde benimsenen mükemmel kalıptaki anlayışlar kötülük dolu bir ateş çemberi haline gelir. Ve önce mazlumu, yoksulu, sessizi sonra herkesi yakar. Demek ki önemli olan bir anlayışa bağlı kalmamız, anlayışı kalıpları ile kabul etmek değilmiş. Asıl olan iyilikleri bir araya getirip, vicdan ile hareketmiş. Bir anlayışta bir durum farklı karşılanabilirken bir başka anlayışta bambaşka karşılanabilir. Oysaki kalıplara anlayışlara takılmak yerine aklımızla, vicdanımızla hareket etmek her zaman bizleri kurtuluşa götürecektir.


Vicdan ve aklınızın anlayışlarınıza hükmetmesi dileğiyle...





Post Bottom Ad

İletişim Formu

Ad

E-posta *

Mesaj *