Ursula K. Le Guin'in Yerdeniz adlı eseri gerçekten de şu hayatta okunması gereken sayılı eserlerden birisi. Bu kitap 6 kitaptan oluşan bir serinin bir araya getirilmiş hâli. Her gün bir bölüm okuyarak on beş gün içerisinde tamamlamış oldum birinci kitabı.

Ursula Leguin'i çoğunuz Mülksüzler adlı kitabından tanıyor. Eğer sevdiyseniz Yüzüklerin Efendisi, Harry Potter gibi pek çok fantastik kurgu kitaba ilham vermiş Yerdeniz Büyücüsü'nü mutlaka okumalısınız.
Ursula Leguin kitabı şöyle anlatıyor: "Sanırım Yerdeniz Büyücüsü'nün en çocuksu yanı, konusu: Büyümek. Büyümek, benim yıllarımı alan bir süreç oldu; bu süreci otuz bir yaşımda tamamladım – ne kadar tamamlanabilirse; o yüzden de çok önemsiyorum. Çoğu genç de önemser. Ne de olsa esas işleri budur: Büyümek."
Aynı şeyi kitapta Çağrı Usta'ya söyletiyor: "Çocukken, büyücülerin her şeyi yapabileceklerini sanıyordun. Ben de öyle sanırdım, bir zamanlar. Hepimiz öyle sanırdık. Fakat gerçek şu ki, insanın gerçek gücü, büyüyüp bilgisi arttıkça izleyebileceği yol, iyice daralıyor. Ta ki, en sonunda sadece ve sadece mutlaka gerekenden başka yapacak şeyi kalmayıncaya kadar." (s.78)
Büyümenin yolu kendini tanımaktan geçer. Zamanla insan kötü özelliklerini törpüleyip iyi özeliklerini öne çıkarmaya başlar. Aslında kitabın ana karakteri Ged'in yaptığı tam olarak bu. Kendisiyle bir savaşa giriyor ve bu savaştan galip çıkıyor.
Yerdeniz Büyücüsü, Yerdeniz diyarının en büyük büyücüsü olan, halkın bildiği adıyla Çevik Atmaca'nın ya da gerçek adıyla Ged'in öyküsü. Tipik bir Le Guin özelliği olarak mekân, diyar ve karakter isimleri yine yazara özgü. Kitabın tamamına yayılmış olan kendine özgü üslûp hiç teklemiyor; yazar bu yeni dünyayı ağır ağır kuruyor önümüzde; Yerdeniz biz bakarken, okurken var olmaya başlıyor. Yine bir Le Guin özelliği olarak acele etmeyen dil, folklorü önemseyen ve bütün ağırlığını insana, insanın hikâyelerine, kendi hikâyelerini anlatan doğaya ve fantastik kurgunun vazgeçilmezi olan doğaüstü canlılara ya da örneğin ejderhalarına can veriyor, onları gerçekçi kılıyor, öyle ki konuşan ejderhalar da en az susan insanlar kadar gerçek geliyor bize. Le Guin bunu ağırdan alan, acele etmeyen, ikna etmek, inandırmak için karalamayan, sıkış tıkış bir üslûptan itinayla uzak duran o anlatım diliyle, edebi süsüyle yapıyor. Gördüğüm şey, bu dilin ve üslûbun okuduğum diğer kitaplarında da aynı olduğu yazarın.
Yerdeniz Büyücüsü bir büyücünün öyküsü evet, ama bir yandan da büyüyen bir çocuğun öyküsü; onun çocukluktan ergenliğe, ve oradan delikanlılığa geçişinin öyküsü. Bu öykü bir yandan da kendi karanlığına, gölgene temas etmenin, o karanlıktan ve kötülükten güçsüz kalmanın, yarım kalmanın öyküsü. Ged'in Yerdeniz'in nice adasına, toprağına uzanan yüzleşme ve cesaret öyküsünde nice dinin, inancın bize söylediği bir hakikati görüyoruz: bizler kötülüğümüz ve iyiliğimizle bir bütünüz ve tamız, bizi insan yapan da bu. Kötülük kınansa ve yerilse de varlığı daha iyi ve daha güçlü olmanın kaçınılmaz bir vasıtası belki de. Ged'in hakikate doğru akıp giden öyküsünde çok güzel bir yüzleşme, çok güzel bir idrak etme süreci de anlatılıyor. Ve bu, söylediğim gibi, Ursula K. Le Guin'in fısıltılı, bize anlattığı o rüzgârlarla taşınan, diyardan diyara uzanan güzel diliyle anlatılıyor; kitabın sonuna dek oldukça iyi bir lezzetle yazılmış çok güzel bir öykü okuyoruz. Ben çok beğenerek okudum.
Yerdeniz'i okuyan herkesin çok sevdiği Çevik Atmaca, yani Ged kusurları ve zaaflarıyla yüzleşebilen, yaşadıklarının sorumluluklarını alabilen, kendisine emanet edilen sırrı ya da sırları lâyıkıyla taşımaya çalışan ve bu uğurda gayretini esirgemeyen bir genç büyücü. Serinin diğer kitaplarında da Ged'in yetişkinlik dünyasından hikâyelerin anlatıldığını düşünüyorum. Seneler önce izlediğim Yerdeniz'den Hikâyeler adlı animasyonda izlediğim buydu. O filmde de Ged'i çok sevmiştim. Ged, yazarın anlattığı en güzel karakterlerden birisi gerçekten de.
Kitabı herkese öneriyorum. Kesinlikle şu hayata gözlerinizi yunmadan önce bu eseri okuyun.
Kitaba Verdiğim Puan İse:10/8
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder